27 Ağustos 2012 Pazartesi

Bok


 Tuhaf bir yerde yaşıyorum ben. Yaşadığım apartmanı kastediyorum. Bir hafta kadar önce apartmanın zemin katında tuhaf bir sahneye şahit oldum. Bir porsiyon bokun etrafında toplanmış bağrışıp tartışan apartman sakinleri. Kim yapabilir böyle bir pisliği? Bu resmen hepimize hakarettir! Yok yok, bu çoluk çocuğun yapacağı iş değil! Bu son cümleyi kuran teyze bokun ebatlarından varıyor bu sonuca. Ben de aynı fikirdeyim, çocuk boku değil bu, bir porsiyon yetişkin boku, sağlıklı, otuz yaşlarında, hmm sanırım fasulye yemiş...

 Olay apartman yönetimiyle ilgiliymiş sanırım. Yöneticiyle arası pek iyi olmayan bir apartman sakinimiz olmalı imiş, sağlıklı, otuz yaşlarında, bazen fasulye yiyen.

 Apartman yönetimi için böyle büyük eylemler icra edilebilmesi her şeyi daha mantıklı hale getiriyor. Daha büyük yönetimleri, iktidarları ellerinde tutmak isteyen insanlar da birbirlerine bok atıyorlar, onlarınki daha mecazi ama daha pis.

 Sinirli amcalar ve teyzeler durumu analiz etmeye devam ediyorlar, yüksek sesle konuşarak yapıyorlar bu analizi. Yok yok diyor birisi, gelip burada yapamaz bu işi, başka yerde yapmıştır, bir torbaya koyup buraya bırakmıştır. Doğru, mantıklı. Elli dört daire var bu apartmanda, ben diyeyim iki yüz sen de iki yüz elli insan yaşıyor. Birinin sıçma eylemini zemin katta icra etmesi pek mümkün değil, hem "delil"in boyutlarını da düşünürsek, on saniyede halledip kaçmış da olamaz.

 Helal olsun bu eylemciye, adam emek vermiş resmen.

 Dostoyevski bu olaya şahit olsaydı roman yazardı be. Raskolnikov sıçardı apartmana. Sonra suçunu beş yüz sayfa boyunca zekice gizlerdi. 

3 Ağustos 2012 Cuma

Helal Et


 Birsürü bira içmiştim geçenlerde, ama o kadar da çok içmemişim demek ki hatırlıyorum çoğu şeyi, anlatacağım şimdi. Birsürü içtim, eve geleceğim. Ama şey var. Evde son bir bira daha içeyim istiyorum. Kaçamak, annem uyurken onun yanında, ona çaktırmadan. Lise tuvaletinde sigara içmek gibi, daha yasak daha heyecanlı ve daha zevkli.

 Hiç de lise tuvaletinde sigara içmedim ben. Akıllı adamımdır, üniversiteye başlamadan önce hiç sigara içmedim.

 Geçenlerde bir arkadaşla denk geldim sokakta, pek de samimi olmadığım pek de sevmediğim bir arkadaş. Yoldan çevirdi adam beni, hop heyt merto falan, seslendi durdurdu beni. Ayaküstü iki muhabbet ettik. Dedi nasıl gidiyor? Ya dedim, o kadar canım sıkılıyor ki okul açılsın diye gün sayıyorum artık. Ooo dedi, Sakarya'yı bile özlediysen bayağı sıkılmışsın. Ne alakası var be bilader. Ne alakası var yani. Koyduğum sanki  Las Vegas'ta okuyor. Las Vegas'ı da hiç bilmem ama, güzeldir. Eh işte onu diyecektim tam. Güzelmiş çirkinmiş, peh. Ben Sakarya'yı özledim, ama bir şehri özlemek tek başına, salt bir şehri özlemek pek de mümkün değildir. Az mümkündür, istisnası vardır. Ama şehir dediğin hiçbirşeydir. İzmir'i özlerken saat kulesini ya da denizi özlemiş olmuyorum ben. Şimdi de Çark Caddesi ya da Sapanca Gölü gözümde tütmüyor. Bir klişedir, Ayna'nın şarkısı vardı hatta, İstanbul Senmişsin diye. İsmi bu muydu bilmiyorum, böyle bir söz geçiyordu. Bir klişedir işte bu, bir mekanı güzel yapan içindekilerdir diyeyim en kabaca. Evet bu klişenin arkasındayım ve bir de ben dillendireceğim bu klişeyi. Gerçi söyleyeceğim çoğu şeyi de söylemişim ya.

 Söylenmemiş bir söz var mı ki anasını satayım? Daha önce kurulmamış bir cümle kurma ihtimalim nedir? Azdır. Epey az. Eğer klişe denilen şey, herkesin sıkça söylediği şey ise; en az iki kişinin arada bir söylediği şey de ucundan kıyısından klişedir. Bir de benden duyun işte.

 Neyse işte, daha lezzetli bir bira içmekti derdim. Bakkala girdim eve gelmeden önce. Oradan içkilerin bulunduğu dolaba. İçkiler dedimse de biradan başka birşey yok. Bakındım bakındım, kalite birşey alayım dedim. Carlsberg. Aldım yürüdüm kasaya. Kaç para? Bilmiyor adam. Aradı sordu birilerini, carlsberg sözcüğünü doğru telaffuz edemedi hatta, onu bile hatırlıyorum, yok. Kaç para olduğunu bilen yok. Dört lira diye hatırlıyorum dedi. İyi dedim al dört lira. Siyah torbamı aldım çıkıyorum bakkaldan. Döndüm ve "helal et" dedim. Hani dört liradan daha pahalıysa diye. Bu neyin kafasıdır Mert? Adam da baktı bana, bu neyin kafasıdır kardeşim der gibi baktı. Madem helali haramı bu kadar takıyorsun, bilmiyor musun alkolün haram olduğunu be kardeşim der gibi... Allah haram etmiş ben ne yapayım biladerim der gibi baktı. Şakacı seni.