3 Temmuz 2010 Cumartesi

Melamet Hırkası

 Mesela çekirdek içi. Ne kadar gereksiz bir şeydir. Çiğdem de derler ama, çekirdek işte. Geçen gün amcoğluna bir avuç verdiler yoldan geçerken çekirdek içi. O da yarısını bana verdi. Normalde on beş dakikada yiyeceğim çekirdeği lüp diye ağzıma attım. Çekirdek yemekteki amaç "çekirdek yemek" değildir ki bir kere. Çitlemektir. Bir de çekirdeğe "çeğirdek" diyen bir çocuk vardı bizim mahallede eskiden, o ayrı hikaye...

Müslüm Gürses'in söylediği bir şarkı var. Melamet Hırkası. Sık sık dinlemesem de sözlerinin bir kısmını bilirim şarkının. "Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi. Kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni"... Evet abi! Olay da budur zaten. LYS Fen sınavının yapıldığı gün sınavdan çıkan arkadaşlarla toplandık ve tabi ki içtik. Amma velakin ben içemedim. Henüz iki üç gün önce fazla "köpeköldüren" içip kusmuştum. Ve hıyar herifler de gidip şarap almışlar bok var gibi. Bira falan alsalardı ben de içecektim o gün ama şarap içemedim. Masada yamulanları izlemek de zevkliymiş be. İçmek sarhoş olmak güzeldir elbet. Ama bazen de içmeyip sarhoş olanları izlemek gerek. Normalde pek fazla içmeyen bir arkadaşımız, şimdi isim vermeyeyim ayıp olur, o gün sınavdan çıkmanın rahatlığımı diyeyim her ne halt ise, baya sağlam içti. Bundan dört yol önce Umut Cafe isimli pastanede çekildiğimiz fotoğrafı tekrar çekildik adamla. Poz şöyle: İki tane çirkin herif birbirine sarılır ama ikisi de birbirinden tiksinmiştir kafaları uzak tutarak sarılırlar. Var bu fotoğraf elimde. Hiç estetik değil... Öyle işte. Her zaman "inip de yeryüzüne" seyre sunmayacaksın kendini. Bazen "çıkıp da gökyüzüne" seyredeceksin alemi. Büyüksün Müslüm Baba!

  Bir şeyler oldu. Halimden yakınır oldum. Kızdım ona buna. İçinde bulunduğum durumu vahim ve çaresiz buldum. Ama saçma. Yakınmak, hele benim durumumda yakınmak saçma.

 Amcoğlunda kaldım. Eve ikişer bira soktuk. Dışarıda da birer tane içmiştik. Sonra O uyuyakaldı. Benim de canım sıkıldı sabah beşte çıktım onların evden, giderim evimde uyurum dedim. Hala yakınıyordum. Bu yaz da doğru dürüst bir tatil yapamayacağıma yakınıyordum. Küçü-çük ilçemde tıkılıp kalacağımdan sinirliydim. Sonra birilerini gördüm. Yaşlı insanlar. İki açıdan da baktım olaya. İki açıdan da yavşağım yahu ben!

 Ben bir çeşit "içki aleminden" çıkmış evime dönerken ve durumumdan yakınırken; göğsünün kılları ağarmış saçı sakalı birbirine karışmış ve yine ağarmış bir amca gördüm. Bisikletiyle çöplerden şişe topluyordu. Belki de benim içip attığım şişeyi topluyordu. Nerden baksan elli beş atmış yaşında.

 Bir de şuradan baktım sonra. Ben bir çeşit "içki aleminden" çıkmışken gine, amcalar vardı o saatte uyanmış sabah namazı için camiye gelmişler.

 Hey Töbe Mastam

 Nerden baksan yavşağım. "Nerden baksan tutarsızlıhk, nerden baksan tutarsızlıhk, nerden baksan ahmakçaa!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder