12 Ekim 2010 Salı

Değişmeyen Tek Şey

 Birisi var. Benim o. Bir yıllığına ara verdiği ama daha önceden de bu kadar ağırına alışkın olmadığı bir tempoya girdi. Girdim yani ben. Yaşıyoruz bir şekilde be. Bir kaç şey sayacağım, iyi şeyler mi oluyor kötü şeyler mi oluyor merak ediyorum da.

*Geçen sene bilgisayarım olmadığı için sürekli kitap okurdum, bu sene sürekli film izliyorum.
*Geçen sene küfretmezdim, zaten yeni girdiğim ortamlarda sessizimdir ancak çabuk alıştım buraya, feci halde ağzım bozuldu eve dönünce saçmalamam umarım.
*Geçen sene öğlen birden itibaren boş oluyordum, ders çalışmam gerekmiyordu. Yapacak bir şey de bulamıyordum canım sıkılıyordu. Bu sene ise gece onda bitiyor dersim, ders çalışmam gerekli sürekli bilgi yüklüyorlar bünyeye hem de kırk yıldır bildiğim şeyleri bilmediğim bir hale sokarak yüklüyorlar. Çalışmam gerek ama yapacak o kadar çok şey buluyorum ki, ki bunların arasında bloga yazı yazmak da var, ders mers çalışamıyorum.
*Geçen sene yirmi kişilik sınıfın yarısı kızdı. Hiç biri bana "yar olmadı" ama olsun, karşı cins vardı bulunduğum ortamlarda. Bu sene bilmemkaç kişilik sınıfımda her biri birbirinden "çikin" üj-bej tane kız var. Yurtta da -benim de alıştığım üzere- sürekli küfreden benim gibi tipler var.
*Geçen sene batak nedir bilmezdim, batak geceleri düzenliyoruz. Yavaş yavaş öğreniyorum daha önce bir yazımda "pek de madah oyun değilmiş" demiştim ya; töbe haşaa! Hatta foratımıza uygun olsun(!) Hey Töbe Mastam.
*İki kez finale çıktığım (...) Erkek Öğrenci Evi İkinci Öğretim Katı Kişilerarası PES(Pro Evolution Soccer) Turnuvası'nı bir kere kazandım.
*Yaban TV izleniyor bazen burada, kurt-kuş avı bakıyoruz n'apalım. Ezel muhakkak izleniyor, Kurtlar Vadisi'sini söylememe gerek yok sanırım, bir de Öğretmen Kemal izleniyor. Geçen sene hiç televizyon izlemezdim. Salona inmezdim zaten, odamda geçirirdim tüm zamanımı.
*Saçlarım uzundu, şimdi kısa. Boyum da sanki daha uzaymış gibi geliyor bana, daha güçlüymüşüm gibi, daha sağlam, ne bileyim öyle bir şey işte.
*Akşam onda dolmuş sırası bekliyorum, eğer ayakta yolcu alıyorsa ve hala ayakta yolculuk yapmaya yetecek yer varsa biniyoruz aynen.
*Bunlardan sanane ki.

 Sabah oldu, değişmeyen şey bu. Sabah oldu, ben ayaktayım, oturuyorum aslında ama uyanığım yani. Uyanığım aslında ama fazlasıyla safım da. Safım ama kötü bir insanım da aynı zamanda. Şu zamanda, şu anda düşündüğüm tek şey var: market.

 Değişmeyen şey her gün okula gittiğimde kimlik kontrolünü maruz kalmam. İçgüdüsel bir şekilde -bence öyle- beni rahatsız ediyor her okula girişimde kimliğimi gösterme zorunluluğum. Değişmeyen tek şey değişimin kendisiymiş, herşeycikler değişirmiş. Sabaha kadar vakit öldürmem, uyuyamamam değişmiyor, hala kimliğimize bakıyorlar, evet biraz daha uzun boylu hissediyorum gerçi ama. Neyse.

 Akıntı hızında koşarsam aynı nehirde tüm gün yıkanabilirim ben. Hayde eyvallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder