8 Ekim 2012 Pazartesi

Şofeer

 Kendimi yazmaya zorlayınca yazacak birşeyler buluyorum. Şöyle bir sahne vardır ya hani, daktilonun başında ilham perisinin ziyaretinden mahrum kalmış bir amatör yazar, her kağıda iki üç cümle yazar da beğenmeyip sağa sola atar. Bende olmuyor öyle şeyler, tabi şahaserler de çıkmıyor ortaya ama bir sürü kağıt ziyan etmiyorum, müsriflik zaten.

 Şu anda kendimi yazmaya zorluyorum, doğrudur. Ama farklı bir zorlamak bu. Sadece yapacak birşeyim olmadığı için, yazmaktan keyif aldığım için değil, keyif verici başka şeyler de bulabilirim. Keyif verici maddeler diye bir sınıflandırma vardı, öyle değil, yanlış anlaşılmasın. Gerçi sigara da giriyor muydu o sınıfa? Giriyorduysa eğer yakayım bir tane.

 Şöyle bir zorlamak. Deşarj olma ihtiyacından doğan bir zorlamak. Doldum çünkü. Dolmuş diye birşey var ya, o benim işte. Bir de şoförü vardır ya dolmuşun, Kibariye'nin kocası şoför müydü? Öyleydi herhalde, annesi kızıyordu şoföre.

 Şoförlük boktan bir meslek bence. Ama dur, bir ayrım yapmam lazım. Sürekli aynı güzergahta çalışan şoförlerin işi çok boktan. Ama mesela bir özel şoför ki eğer şoförlük ettiği beyefendi de kafa dengi bir adamsa... Nerede öyle adam? Hem özel şoförü olacak hem de "haydi bugün bilmemnereye gidelim, sür kardeşim" diyecek. Yok. Ama diyelim ki var. İşte o şoförün işi güzel olabilir. Maaşı da iyidir hem, özel şoför bu, beyefendi hayatını emanet ediyor, iyi de maaş verir.

 Şoför sözcüğüne de gıcık oldum şu anda, o kadar çok kullandım ki. Ama birkaç kez daha kullanacağım galiba. Eğer o dolmuş ben isem, dolmuşsam ben, bu dolmuş örneğinden devam edeceksem ve illa ki bir de şoför bulmam gerekiyorsa dolmuşa, kendime, tabii ki beynim olur şoför. Simyacı olsaydı şimdi benim yanımda, Simyacı kitabındaki simyacı işte, hani esas oğlana rehberlik eden öğretmenlik yapan simyacı, şoför kalbin olsun derdi. Boş boş konuşurdu böyle hep. Gerçi ben de pek dolu konuşmuyorum ama. Konuşmam lazım.

 Yolcular. Onlar da dertlerim tasalarım benim. Kafamdaki tilkilerim. Seviyorum bu deyimi, kafada tilkiler dolaşıyormuş da vesaire. Seviyorum bilmem neden. İşte her yer yolcu olmuş, yolcular akraba olmuşlar içeride. Sanki bok var gibi durakta duruyorum ben, boş yer var çünkü orada, arkadaşlar arkaya doğru yürüyelim biraz. Polis çevirmesi görsem de yolcularımdan eğilmelerini rica ederim, öyle de pislik adamım. Ne biçim dolmuşsam ben, uzun yol dolmuşu muyum neyim. İnmiyor hiç bir yolcu. Öyle pişkin pişkin oturuyor ya da dikiliyor. İnin ulan. 

 Bu arada ücretini uzatmayan kalmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder