12 Aralık 2010 Pazar

Bağırmak

 Yazmak güzel şey. Çok güzel şey. Benim için küfretmek gibi birşey, bağırmak gibi birşey. Küfredebilirim ben, güzel de küfrederim ama bağıramam. Bu yönü önemli. Yazmak bağırmak gibi. Ben bağıramam. Yazınca tüm gücüyle haykırmış bir insan kadar rahatlıyorum. Çünkü ben tüm gücümle bağıramam.
 Bence bu güçtür. Tüm gücüyle bağırabilen insan güçlüdür. Ben zayıfım. Dağın başında Feridun Abi tüm gücüyle bağırıyordu. “Of ulen off” diyordu. Amaçsızca. Ben de denedim. Bağırdım. Yok olmadı, tüm gücümle bağıramadım. Bir değil iki tık aşağıydı sesim esas haykırma sesimden. Esas haykırma sesim. Hayatımda kaç kere çıkarmışımdır o sesi bilmiyorum. Gerçekten çok azdır. Belki evde yalnız başıma müzik dinlerken şarkıya eşlik etmek amacıyla çıkarmışımdır. Ama bir insanın yüzüne haykırmadım ben. Ya da dağın başında vadiye bağırmadım. Geçtiğimiz yaz kuzenimin arkasında motorsikletle denize giderken bağırdım. Mavi Duvar’ı söyledim bağıra bağıra. Ama etrafra insan gördüğümde sesimi alçalttım.
 Bağırmak güçtür. Ben de güçsüzüm.
 Ama güçsüz olmaya tahammül edemiyorum. Bir çıkış yolu aradım ve buldum. Yazmak…
 Yazmak da bağırmaktır. Esas haykırma sesimden daha yüksek bir ses bile çıkartabilirim yazarak. Belki de zayıflığımı ancak ve ancak bu şekilde telafi edebilirim. Yazmak güzel şey. Gerçekten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder