3 Temmuz 2012 Salı

Beş Çarpı Beş


 Hayat çok şey yazıyor tahtaya, önemli noktaların altını çiziyor, tekdüze bir ses tonuyla konuşmuyor, vurguluyor öğrenilmesi önem arz edenleri özellikle. Öğrenmek isteyene öğretiyor. Öğrenmek de yetmiyor bazen. Öğrenmek tek başına zaten yetmez çoğu zaman. Beş kere beşin yirmibeş olduğunu öğrenmiş, çarpım tablosunu ezberlemiş bir insanevladı, her birinde beş adet kalem bulunan beş öbeğin toplam kalem sayısını öğrenmek için yirmibeşe kadar sayıyorsa, çarpım tablosunu münasip gördüğü herhangi bir yerine sokabilir.

 İşte ben o münasip gördüğü yerine öğrenip de uygulamadığını sokması gereken insanevladıyım. Öğrenemeyen değilim kesinlikle. Ama kıymeti yok. Münasip gördüğüm yerim de koltuk altım olsun. Tavlada yenilince verirler ya adamın koltuk altına tavlayı "öğren de gel" demiş olurlar. Öğreneyim de öyle mi devam edeyim yaşamaya? Çünkü benim problemim çarpım tablosunu uygulayamamak değil. Daha basit belki, birkaç basit kural var uymam gereken, bilmemkaçyüzüncü kez öğrendiğim, deliler gibi pekiştirdiğim. Deneme sınavlarından o konudan çıkan soruları hiç kaçırmam, ama esas sınava girince "kaydırırım" kesin.

 Kaç yıl ömrüm var bilmiyorum, kazık çakmak niyetinde değilim dünyaya, ama daha yaşayasım var. Yaşamaya devam etmek de sınava tekrar ve tekrar girmek demek, problemli olduğum konuda tekrar sınanacağım, kesin gibi birşey. Belki bir sonrakinde kaydırma yapmam. Belki de ömür billah yirmibeşe kadar sayarım beş çarpı beşi bulmak için. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder