6 Temmuz 2012 Cuma

Tehlikeli Yol

 Ben uyuyacağım artık demişti, lafı ağzımdan almıştı, ben de uyuyacak değildim de gidecektim zaten. Ben de gidiyorum dedim, iyi geceler vesaire. Öyle yanak değdirme merasimi olmaksızın. 
 Bir tanecik bira içmiştim, birşey değil, sonra tam sayamadım ama üç dört bardak olacak -rakı bardağı- ev yapımı şarap içtim onun üstüne. Geçenlerde bir şarap almıştık, neydi adı, unuttum, güzeldi ama, bu o kadar güzel değil. Bir tuhaf şarap, şekerli, sarı renkte limonata gibi birşey. İçiyorsun tatlı tatlı, sarhoş olduğunu anlamıyorsun. 
 Saat kaçtı, dört gibi birşey. Eve dönüş yolunun tehlikelerle dolu olduğunu biliyorum, polisler var, ge-be-te sorgulayanlardan. Sonra köpekler var, gece olduğu için özgüvenleri tavan yapmış, buraların sahibi biziz der gibi havlıyorlar suratına suratına. Yok kaçamazsın, kaçarsan kovalıyor gerizekalılar, sakinliğini koruman gerek, uzak uzak yürüyüp kışkırtmalarına söver gibi havlamalarına aldırmaman gerek. Sonraa. İti var kopuğu var. Hiç denk gelmedim ben o ite kopuğa, sanırım o saatler itlerin ve kopukların ve dahi tinercilerin uyuduğu saatler. Horozlar uyanık olabilirler. Horoz diyip geçme, ya dövüş horozuysa? Altın kemerine beline takmış üstüne üstüne yürürse? Vampirler mesela? Uyumadan önce son bir zıpırlık yapabilirler o saatlerde. Ya da zombiler. Yahu ben zombiden hiç korkmuyorum. Tıngır mıngır yürüyor, kaçsam yakalama ihtimali yok, hadi kaçmadım, alırım ben zombiyi teke tekte. Çok yavaş, çok hantal. Belediye binasını ya da karakolu ya da askerlik şubesini her ne ise işte, havaya uçurmak isteyecek teröristler de tehlikeli olabilir. Ama güzergahımda pek öyle önemli binalar yok, şükrü amcanın tekel bayiisini havaya uçurmak hedefleri değildir muhtemelen. Ama hastane var güzergahımda. Gecenin dördü, yok bir on beş dakika önce telefon gelse ambulanslara, fırlasa ambulans merkezden, ciyak ciyak öterek alsa hastayı sonra ciyak ciyak öterek hastaneye getirse. Ciyak ciyak ötmez ki, sokakta araba yok, niye milleti uyandırsın. Neyse, bir hışımla dönse köşeyi bana çarpsa? Tehlikeli. En iyisi kenardan yürümek. 
 Sarhoş kafa çok çalışıyor. Oradan tutuyor bir hatırayı buradan getiriyor bir bilgiyi harmanlıyor kuruyor kurcalıyor. Kafada dolaşan tilki sayısı kırkın bir hayli üzerinde. 
 Evet bir köpek güruhu bekliyordum, ama bir kilometre kadar ileride olmalıydılar, mekan değiştirmişler. Daha ışıklı daha merkez bir yer seçmişler kendilerine, onlar da haklı eski mekanlarında öyle pek havlanacak adam geçmiyordu önlerinden, burası kavşak gibi birşey. Köşeyi dönmeden iki adım önce -üç olsun beş olsun- eğilip yere bir taş aldım. Minnacık. Daha irisini bulamadım çünkü modern, altyapısıyla asfaltıyla oyuyla buyuyla tam olarak metropol sıfatını hakeden bir yerde oturuyorum ben. Yerlerde taş ne arasın, köy mü bu?
 Hav hav hav. Taşı yuvarladım avcumda, karşı tarafa geçtim. Hala hav hav. Sakin sakin yürümeye devam. Ama kafadaki tilkilere birkaç yenisi eklendi, kaçış planları yapan tilkiler, sivil savunma, ilk yardım gibisinden eğitimler sertifikalar almış bu tilkiler. Şimdi diyor tilki, şu köpek şurdan fırlasa, diğerleri durur mu onlar da fırlasa şu bahçe kapısının üstünde atlarsın koçum.Taş? Taşı s.ktir et, kaçmana bak, milyon tane köpek var. Peki diyorum sonra? Yok abi diyor bende bu kadar, sonra bak başını çaresine. Sakince yürümeye devam. 
 En nihayetinde güvenliğim hoşt diye gürlediğimde köpeklerin kaçma ihtimallerine ki çok düşük bu ihtimal ve de elimdeki minnacık taşa emanet geçtim gittim köpeklerin arasından. 
 Evime geldim sonra. 

Not: Bulacağım başlığa koyayım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder