5 Mayıs 2011 Perşembe

Naneipimaigıligıli


Elimde yarım makarna paketiyle beni görünce, “makarna yapcaksan bol yap ben de yerim” dedi. Tamam dedim, ne diyeyim. Ketılda su ısıttım falan filan. Makarnayı hazır ettim. Dolaptan yoğurdumu çıkarttım.  İşte o aşamada yoğurtlu makarnalı mönümüze sonunda o da bir katkıda bulundu. “Naneipimaigıligıli”si ile.

 Günün mönüsünde naneipimaigıligılili yoğurtlu makarna vardı. Yanında da sabah ezanında toplanmış şeftalilerin steril şartlarda sıkılmış suyu. Dimes sanırım.

 “Ne var bu baharatın içinde bilader” dedim. “Nane, kurutulmuş domates, maydonoz, kuru biber” dedi. İşte mucizevi baharat naneipimaigıligılinin “formülü bilinmeyen” içeriği buydu. “Bir de hikayesi var bunun” dedi. Çocukluğumdan beri severim yemekte iken otantik hikayeler dinlemeyi.Büyükbabam anlatırdı hep. E anlat o zaman dedim.

 “Zengin bi adam köyden bi karı alıyo. Karı hastalanıyo. Doktorlar çare bulamıyolla. Karı diyo ki, herif diyo ölmeden önce naneipimaigıligıli yemek istiyom ben diyo. Adam tamam diyo buluruz diyo. En lüks alışveriş merkezlerine gidiyo da bulamıyo. Gerçi alışveriş merkezi falan yok o zamanlar da, işte en lüks tüccarlara gidiyo. Yok. En son bi köyde bi tane adama rastlıyo, diyo nedir bu? Adam söylüyo. Nane, maydonoz, kuru biber ... Neyse buluyo adam baharatları karıştıyo getiriyo karının önüne. Karı teşekkür ediyo adama. Adam kızıyo tabi, bu muydu senin aradığın neden söylemedin diyo. E sormadın ki diyo karı”

 -Eee? Bu hikaye çok dandik bilader. Kadın iyileşiyormu bari? 
-Ne bileyim ben. Sen de iyileşiyo diye anlatırsın eheh eheh.
-Peki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder