2 Kasım 2011 Çarşamba

Mert Sevişelim mi?


 Erotik birşeyler yazmayacağım hayır.

 Doğum günümdü bugün benim, dün oluyor yani, 1 kasım. Sıradan olmayan bir gün - doğum günü - aynı zamanda sıradan olmayan bir doğumgünü oldu bu; o yüzden anlatmakta sakınca görmüyorum.

 Bulaşık yıkıyordum önce. Sıra bende değildi, ama karnım acıkmıştı, makarna yapabilmek için tencereyi yıkamam gerekiyordu, hazır tencereyi yıkıyorum dedim alayını yıkarım ben. Mır mır küfrederek yıkadım bulaşıkları. Geçtim odama, artık biraz daha dolu olan ama o esnada bomboş olan odama geçtim; bir film açtım, güzel bir filmdi, izledim. Kenan'dan mesaj geldi sonra. PES oynayacaktık, hiç de canım istemiyordu evde çok rahattım. Onbeş dakika işim var dedim, Middle Earth'de iki tane brutal yıkmam gerekiyordu.

 Kenan eve geldi birkaç sövdü, "ulan bu muydu işin" dedin. Çıktık gittik sonra pes oynamaya. Sürekli yenildim. Hiçbirisinde şu kadarcık oyun mantalitesi yoktu, hep şansa yendiler beni, hep hakem yüzünden bir de oynun saçmalıkları falan filan. Tüm bahanelerim bunlardır, kullanışlı çocuklardır. Hadi Yunus'lara gidelim dediler. Yok bee dedim. Bize gidelim işte batak matak atarız. Yok yok dediler Yunuslara gidelim sonra size geçeriz.

 İstemeye istemeye dışarıya çıkmıştım istemeye istemeye oyun oynamıştım, eh istemeye istemeye ev gezmesine de gidebilirdim.

 Yunusların eve girdiğimizde Salih her zamanki kibar tavrıyla karşıladı bizi, yine mi siz geldiniz lan dedi, ohoo kaç kişisiniz mınakoyim dedi. Çok olağan şeyler bunlar. Evin salonuna doğru yürürken birden yalnız kaldım, yani herkes arkama geçmişti, kapıyı açtım. Laylaylaylay... diye birşey var ya hani, tribünlerde falan. Tezahurat gibi birşey. İyi ki doğdun Mert'in yerine bunu seçmişlerdi, zıplayan 10 tane adam vardı içerde ortaya aldılar beni ben de zıpladım laylaylay. Sonra birisi dahice bir fikir attı ortaya, sözlerle ifade edilmedi bu fikir, beni kaldırmaya çalıştı diğerleri de eşlik ettiler. Doğum günü kutlaması, tribün coşkusundan sonra bir de asker uğurlama merasimine dönüştü. Bu arada çok afedesiniz götümde birkaç el hissettim. Fırat yaptı büyük ihtimalle. Beni mi arzuluyordur nedir bilmiyorum, fırsattan istifade baya bi' elledi. Bir süre daha indirmeselerdi beni aşağıya, hiçbirimizin hatırlamak istemeyeceği bir utanç gecesi yaşardık belki de. Mütemadiyen tacize uğradım. Aşağıya indim sonunda, pasta falan yapmışlar, üstünde 4 tane mum. E üfle dediler üfledim. Dur mınakoyim fotoğraf çekicektik dediler, sittiret dedim. Hediyemi gösterdiler sonra. Bez dolap almışlar. Mükemmel bir hediye. Odam artık daha dolu. Hediyemin gazete kağıtlarından pakedi üzerinde de bir not vardı. Olması gereken  birşeydir o da hani. Günün anlam ve önemine dair duygusal küçük bir not. Mesela yani. Benim notum defterden koparılmış beyaz çizgili bir sayfa üzerine büyük harflerle yazılmıştı: MERT SEVİŞELİM Mİ? "İ"lerin üstündeki noktaları da kalp yapmışlar. Pasta yedik sonra, ev yapımı pasta. Kola içtik, seri üretim. Kantır oynamaya karar verdik sonra. Oynadık. Böyleydi yani. Çıkıp köfte yedik sonra, el yapımı ama dışarıdan. Bira içiyorum şimdi, seri üretim o da.

 Güzel bir gündü. Her sene güzelleşiyor, doğumgünlerim. Daha iyimser bakmam gerekiyor sanırım. İki sene önceki Sakarya'da geçirdiğim doğum günümü hatırlıyorum mesela, berbattı, geçen sene fena değildi. Bu sene gayet iyiydi. Seneye belki de yine bez dolap alırlar, ama bez dolabı getirip odama kurarlar sonra içinden "sürpriiiz" diye bağırarak bir dansöz çıkar. Belki.

2 yorum: