24 Eylül 2010 Cuma

Diyecek/ceğim

 Saat gece yarısını geçti. Bir kaç dakika geçti ama geçti. Annemin araması gerekirdi.  Onu karşılamam gerekirdi. Banyodan da yeni çıktım. Saçlarım ıslak. Sokağa çıkmamak lazım bu halde aslında. Annem gecikti. Bir radyo çalıyor. İsmini cismini bilmediğim gruplar çalıyor. Terliyorum. Fazla sıkı giyinmişim evin içinde. Sıcak oldu. Ama soyunursam da iyi olmayacak. Böyle iyi. Annem hala aramadı. Dün bir durak ötede indirdiler onu. Gidip oradan karşıladım. Bugün ne olacağı belli değildi. Nerede ineceği. En son konuştuğumuzda ararım demişti. Arayıp nerede karşılamam gerektiğini söyleyecekti. Arıyor.

 Konuştum. Yirmi-yirmibeş geçe durakta olacakmışım. Karşılayacağım onu. Sokağa ineceğim, bir adam göreceğim apartmanın önünde, bir sigara yakacağım. Durağa gidip oturacağım. Yanımda bir adam olacak. Az ilerimde bir adam daha, iki dakika sonra bir çocuk daha eklenecek, şortunu terliğini giymiş. Herkes kısa kollularla olacak. Ben sıkı sıkı giyinmiş. Bit motorsiklet geçecek önümden. Üzerinde iki kişi. Arkada oturan önde oturana laf anlatmaya çalışacak, bağıra bağıra anlaşacaklar. Bir tane servis geçecek önümden, durmayacak; bu değilmiş. Sonra bıir tane daha, bir tane daha, sonra bir tane de karşı şeritten geçecek. Daha gelmeyecek. Saate bakacağım, yarım olmuş. Sonra telefonumu elimde döndürmeye oynamayaca başlayacağım. Bir servis daha. Bu da değil. 00:35. Kızmaya başlayacağım. Hani yirmi geçeydi. Bir çocuk geçecek önümden ben yaşlarda. Elinde telefon, karşı şeride oradan karşı yola orada ara sokaklara... Sevgilisinin evinin önüne gidecek, penceresine gidecek. Kız pencereden bakacak. Oğlan sevinecek. Bir mesaj daha atacak. "Çok özlemişim seni" diyecek belki... Bir amca daha katılacak ekibe. İşten dönen karısını, kızını, kardeşini, annesini karşılayanlar ekibine. Bir minibüs gelecek. Beni 3-5 metre geçince duracak. İçinden annem inecek. Servisteki arkadaşlarına el sallayıp yanıma doğru yürüyecek. Ben de bir kaç adım yürüyüp duracağım, aynı hizaya geldiğimizde yürümeye başlayacağım, başlayacağız beraber.

  Nasılsın diyecek. Öksürüp tıksırıp iyiyim diyeceğim. Acıktım ben diyeceğim. Çay demledim içeriz diyeceğim. Tamam diyecek. Elimi omzuna atacağım. Minnacık kadın zaten. Bir bakkala mı uğrasak diyeceğim. Hasta halime iyi gelecek bir şeyler mi alsak? Bilmem ki diyecek. Bakkala uğramayacağız. Eşyalarını topladın mı diye soracak bana. Biraz topladım. Biraz ama. Valize doldurmadım daha. Bütün gün evdeydin oğlum diyecek, hallediverseydin ya diyecek, bak iki gün sonar gidiyorsun diyecek. Pof diyeceğim, hallederiz. Hep hallederiz zaten diyecek, kızacak. Öksüreceğim tıksıracağım yine, konuyu değiştireceğim, yarına da iyileşemezsem doktora gidelim? Git sen diyecek kesin. Yaa diyeceğim tek gitmek istemiyorum. Yuh diyecek, on dokuz yaşındasın seni ben mi götüreyim hastaneye diyecek. Evet diyeceğim.

 Saat çeyrek geçiyor. Ben iniyorum durağa.

1 yorum:

  1. Güzel yazı. Hem sen hastasın, hem de ben. Neden? Bilmem... :)

    YanıtlaSil