19 Eylül 2010 Pazar

Üç Sene

8/9/2007
Evin salonundaki koca yemek masasının üzerine konulmuş bilgisayarıyla bir şeyler yaparken sabah saat 06:23 olmuştu. İçeride anne babası uyuyordu, bu yüzden bilgisayarın hoparlörüne bağladığı kulaklıkla müzik dinliyordu. Yarım saat on beş dakikada bir dönüp baktığı televizyonda sabah haberleri vardı. Sokak ışıları sönmek üzereydi, çöpçüler çoktan mesaiye başlamışlardı.
 Birden arkasına döndü televizyona odaklandı, ancak odaklanacak kadar dikkati yoktu, haberin ne olduğunu ne anlattığını anlamadı, önemsemedi de durumu. Müzik dinlemeye devam etti, hafiften kafasını sallamaya başladı hatta.
 Tüm aciz insanlar gibi bir mucize bekliyordu. Ona başarıyı verecek, onu yükseltecek, hiç olmazsa sabahın bu saatlerinde uyanık olmasının sebebini yeni kalkmış olmak kılacak bir mucize! Hayattan mucize beklemenin acizlik olduğunu iyi biliyordu ve harekete geçmesi gerektiğini de. Peki ne yapmalıydı? Ne yapabilirdi ki? Sırıtmaya başladı, bir karar vermişti herhalde.
 Mozilla Firefox’u aşağıya aldı ve masaüstünü sağ tıklayıp bir sözcük işlem programı çalıştırdı. Hep edebiyata ilgi duymuştu ve şu anki kendi durumunu anlatacaktı. Hem de 3. kişi ağzından. Yazmaya başladı:
 “ Evin salonundaki koca yemek masasının üzerine konulmuş bilgisayarıyla bir şeyler yaparken sabah saat 06:23 olmuştu. İçeride anne babası uyuyordu, bu yüzden bilgisayarın hoparlörüne bağladığı kulaklıkla müzik dinliyordu. Yarım saat on beş dakikada bir dönüp baktığı televizyonda sabah haberleri vardı. Sokak ışıları sönmek üzereydi, çöpçüler çoktan mesaiye başlamışlardı. “

 Bundan üç yıl önce blogger değil de blogcu üzerinden yazdığım yazı. Aslında bu yazıyı birazcık makaslıyıp öyle aktarmayı düşündüm ilkin. Sonra boşver dedim. Fikir ilginçmiş aslında, ama komik geliyor şimdi bu yazı bana. Bir de taradım o blogu, aralarında eli yüzü düzgün yegane yazı bu; düşünün artık ne feci yazılar var.

 Ama iyi bir şey değil mi bu? Üç sene önceki yazımı beğenseydim, üç sene öncesindeki seviyemde olduğumu anlardım. Şimdi neyim? Hala -çok afedersiniz- bir bok değilim ama. Yukarıdaki yazıdan daha güzel şeyler yazıyorum herhalde, değil mi?

 Umarım üç sene sonra bu blogdaki yazılarımdan da utanırım. "Ne salakça şeylermiş lan" derim. Umarım.

 Not: Stratejik bir hata yaptığımın farkındayım. Ayda zaten 3-4 yazı yazıyorken bir gecede iki yazı yazmak, ilk yazdığım yazıyı gömmektir, ama salla. Zaten dandik şeyler. Kalın sağlıcakla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder