23 Eylül 2010 Perşembe

Sok Sopayı

 İki tane yazı hazırladım, ikisi de şimdi hazırlayacağım kadar berbattı eminim ki. İkisini de yayınlamadım. Belki bunu da yayınlamam, iğrenç taslaklarımdan birisi olarak kalır bu da.

 Eskiden bir yazıyı tamamladığımda iyi mi kötü mü düşünmeden "sok sopayı" edasıyla direk yayınlardım. Son günlerde bir pimpiriklilik çöktü bana.

 Son günlerde çöktüm çünkü ben.

 Hastayım çünkü ben.

 Bir çeşit kimlik kargaşası yaşıyorum. Yani nasıl anlatsam. Nasıl bir adam olduğumu unuttum. Gerçek hayatta nasıl bir adam olduğumu biliyorum, unutmadım henüz ama, burada. Unuttum. Nasıl şeyler yazarım ki ben. Nedir benim yazdıklarım.

 Boşver diyorum madem öyle. "Sok sopayı" diyorum tekrar ve tekrar.

1 yorum:

  1. Ama blog çimizden geldiği gibi yazak için. Seneler de öyle çabul geçiyor ki, dönüp tekrar okuyunca, araya girmiş zamanın ne kadar kocaman olduğunu görüyoruz. Yüzünde çizgiler belirir ya insanların yıllar geçtikç. Blog çizgiler gelmeden önce ya da çizgiler gelirken ki halimiz.

    Böyla daha iyi.

    YanıtlaSil