5 Nisan 2010 Pazartesi

Boyacı Çocuk

 Öğlen saatleriydi. Arkadaşım yine aynı mesajı atmıştı: "Lan!"... "Haydi dışarı çıkalım" demek istiyordu. Ufak tefek hazırlıklarımı yapıp, uykulu gözlerle dışarı çıktım. Bir sigara yaktım, hızlı adımlarla arkadaşımla buluşacağım yere doğru yürüdüm. Playstation salonunda buluşacaktık. Çelsi-Barça maçı yapacaktık kesin. Oradan çıkıp yürüyecektik. Sokak köpeği Tuborg'u görmeye gidecektik. Dört kişilik salıncaklardan birisine karşılıklı oturup dertleşecektik. Arkadaşım saat beşbuçuk olmadan eve gitmek isteyecekti. Salıncaktan kalkıp villalar sitesinin sokağı boyunca yürüyecektik. Fazla iri o köpeği görüp yine aynı esprileri yapacaktık. O evine gidecekti, ben evime gidecektim. Kesin böyle olacaktı.

 Arkadaşım salonun dışında beni bekliyordu. Beni görünce geç kaldığım için "arkadaşça" küfretti. Ben de "arkadaşça" bir küfürle cevap verdim. Salonun dışında bir boyacı sandığı gördüm. Anlam veremedim -ne işi vardı ki onun orada. İçeriye girdik, maçı çoktan ayarlamıştı arkadaşım. Bir ay kadar önce salona yeni alınan beyaz rahat koltuklara oturduk. Arkama dönüp baktım, üzerinde süklüm püklüm giysiler ufacık güzel bir çocuk oturuyordu. O da rahat beyaz koltuklardan birindeydi. Gömülmüştü koltuğa, küçücüktü bedeni. Saçları kısacıktı, suratında yara ve güneş izleri vardı.

 Tüm derdi tasası oynadığı oyundu. Bir çıplak kaslı adamla diğerini yakalayıp dövüyor, küçücük elinden birinci kumandayı bırakıp diğer kumandayla devam ediyordu. Bu sefer diğer kaslı çıplak adamla pataklamaya başlıyordu. Saniyelerce izledim onu. Arkadaşım da dönüp baktı. İnsanlar bana o kadar uzun süre dikkatle baksa, kesin farkederim, o farketmedi bile bizi. Suratını şekilden şekle sokarak oynuna baktı.

 Boya sandığının sahibi çocuktu o. Az önce bir kaç amcanın aykkabısını boyamış, parlatmış üç beş lira kazanmıştı. Şimdi de oyun oynuyordu. Acıyarak bakmadım ona. Yakın bir histi ama, sevgiyle bakmışımdır belki.

 Biz birbirimize gol atıp hareket çekerken kalkmış gitmiş. Sessizce. Arkamı dönüp tekrar baktım bir ara. İki çocuk oturmuştu boyacı çocuğun yerine. İşte onlar benim gibi çocuklardı. Babalarından harçlıklarını alıp oyun oynamaya gelmiş çocuklar.

2 yorum: