21 Mart 2010 Pazar

Özgüven

 Böyle böyle oldu dostlar. Bir arkadaşım beni aradı akşamüstü. "Arkadaşım nambır van" olsun kendisi. Ya da Özgün diyelim hiç olay yapmayalım.

 Hacı dedi dışarı çıkalım dedi, takılırız dedi. Yok abi sen buraya gel dedim, çay demledim şimdi dedim döktürme bana bir demlik çayı dedim. Geldi kendisi netekim. Oturduk çayımızı içtik, geyik yaptık n'apalım... Hadi abi hadi dedi dışarı çıkalım dedi "bööle" oturacak mıyız dedi. Tamam çıkalım dedim. O sırada "arkadaşım nambır tu" olsun o da Kerim aradı beni. Telefonum iyi çalıştı ya bugün. O da zart dedi zurt dedi birşeyler söyledi ama önemsiz, net hatırlamıyorum bile.

 Çıktık Özgün'le PES yaptık. Kahretsin yaa yine yendi. Biz oynumuzu bitirdik çıkacaktık playstation salonundan Kerim (nambır tu) geldi. Üçümüz gittik oturduk bir kafeye. Ben çay istedim, Özgün çay istedi, Kerim "sıcak çikolata kremalı olsun bir de nargile alayım" istedi. Adam zengin yaa. Neyse efendim konu bu değil ayrıntılar üzerinde fazla durmama gerek yok. Zıkkımlandık ne zıkkımlandıysak.

 İşin o kısmında da ayrıntıya girebilir diğer iki arkadaşımı da "nambır tıri" ve "nambır for" olarak isimlendirebilirim.

 Çağdaş ve Necati'yle de buluştuk. N'apalım n'apalım? Kerim'im sponsorluğunda 20 liralık alışveriş yapıp koruluğa girdik. Koruluğa alkol sokmak yasak normalde. Ama sokan sokana. Çağdaş benim içeceğim tek birayı cebine attı, girdik koruluğa. Bekçi torbalarımızı kontrol etti "alkol var mı gençler" diye. Bulamadı tabi ki. 10 metre yürüdük hareket çektim adama, çok pisliğim ben. "Ahaa girdi mi bira vardı dayı bulamadın ya" ...

 Olay şu. Oturduk bir masaya. Ben biramı içiyorum yavaş yavaş, Necati ve Kerim kolalarını Çağdaş ayranını içiyor. Muhabbet gayet güzel, genelde Kerim ve benim manitamızın olmaması üzerinden yapılan bir geyik. Çok da güzel değil galiba. Bu arada Çağdaş'ın son zamanlardaki fiks esprisi: Benim tomurcuklanarak üreyeceğimi düşünüyor kendisi. Omzumda bir kitle büyüyecekmiş, sonra düşüp yeni bir Mert olacakmış, ben böyle üreyecekmişim. "Süpersap"mışım ben. Cevaben "Süpersap s.tsin seniii!" diyebiliyorum gerçi hiç çekinmem küfrederim.

 Bir çocuk böyle güvercin adamlarla bize yaklaşıyor. Aha dedim bu eleman gelecek bizden ya para isteyecek ya da sigaranız var mı gençler ayağı yapacak. Allah'tan dört kişiyiz sorun olmaz vesaire vesaire. Eleman yavaş yavaş yaklaştı. Yanımıza kadar geldi. "İyi akşamlar, şey, ben yeni taşındım da buraya. Arkadaşım yok. Oturabilir miyim?" dedi. Bir kaç saniye sessizlik oldu. Sonra ben "buyur" diyebildim. Sonra daha güçlü bir ses Kerim'den geldi "otur tabi otur buyur bilader" gibi birşey söyledi. Çocuk oturdu. Kendisini tanıttı, Gökhan'mış kendisi, "Arkadaşım nambır fayv"...

 Biz aynı "hayvan" muhabbetimize devam ettik, "karı kız" konuştuk en basit tanımıyla. Deli gibi güldük. Sonra Gökhan sigarasını çıkarttı, "kullanan var mı" diye sordu. Canım Gökhan! Arkadaşım nambır van Gökhan, bir tanesin Gökhan! "Malbora layt" içtim Gökhan'ın sayesinde. Sonra paketi ortaya koydu, "içeceksen al çekinme" dedi. Ben de çekinmedim, "sen bir tane daha yak o zaman alacağım ben de" dedim. Ama beklemedim Gökhan'ı, çocuğu kesiyorum kesiyorum sigara yakacağı yok. Yarım saat oldu belki, muhabbet baya ilerledi "kanka" olduk çocukla, hala yakmıyor sigara. "Alıyorum bilader" dedim klasik otlakçı pişkinliğiyle... Aldım. Benden beş dakika sonra o da yaktı.

 Konu ne biliyor musun? Konu Gökhan'ın özgüveni. Ben iki ay Sakarya'da tek başıma dolaştım. Sınıftan bir tane arkadaşım yoktu, arkadaş edinmek için hiç bir çaba da göstermedim. Yurtta yan odadaki çocuklarla "merhaba merhabam" yoktu. Bazen yalnızlıktan çıldıracak gibi oluyordum. Yan odada elemanlar alem yapıyorlar, bir kaç kez aklımda geçti. Alayım ben de biramı, "gençler ben de katılabilir miyim?" diye gireyim muhabete. Yok yapmadım hiç. Tuhaf olan ben miyim Gökhan mı?

 Tamam biliyorum cevabı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder